Bahadır Akpolat Yazısı

SEMA FENER

STANLEY KUBRICK

Yayınlama Tarihi: 20.03.2024 20:13:18


STANLEY KUBRICK

Sinema sanatının en yaratıcı ve etkileyici yönetmenlerinden biri olan Stanley Kubrick,

26 Temmuz 1928'de New York'da dünyaya geldi.

1999 senesinde, 71 yaşında aramızdan ayrılan Kubrick, 40 yılı aşkın meslek yaşantısında

sadece 16 film gerçekleştirdi. Kubrick’in hem sinemanın biçimsel geleneklerine hem de

20. yüzyılın sosyal, psikolojik ve politik dogmalarına meydan okuyan filmleri ilk çıktıklarında

bazı eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuş, diğerleri ise onun yeteneğini gerekli

şekilde övmüşlerdi. Yıllar içinde yavaş yavaş birer kült haline gelen bu filmler, sinemayla

ilgilenenler için hala büyük bir esin kaynağı olmaya devam ediyor.


Okulda fazla başarılı olmayan Stanley’e Ortaokul yıllarında babası bir fotoğraf makinesi

hediye etti ve oğlunun fotoğrafa karşı büyük bir ilgi duymasını sağladı. Genç Stanley Liseyi

bitirir bitirmez de ‘Look’ dergisinde fotoğrafçı olarak çalışmaya başladı.

1951 yılında arkadaşı Alex Singer'ın teşvikiyle sinemaya yöneldi. İlk denemeleri belgesel

filmler oldu.

Çektiği ilk uzun metraj film 1953'te bütçesini kişisel kaynaklarıyla oluşturduğu ‘Fear and

Desire’ dı. Ama Kubrick, film tamamlanıp kopyaları basıldıktan sonra sonucu çok yetersiz

buldu ve tüm kopyalarını toplattırdı.

İkinci film ise 1954'te ailesinden topladığı para ile çektiği ‘Killers Kiss’ filmiydi. Senaristlik,

yapımcılık ve kurgu işlerini Kubrick’in bizzat kendisi yüklenmişti. Bu iki film, izleyici ve

eleştirmenler tarafından da pek ilgi görmemişti. Ama sinema pratiği açısından yönetmene

önemli bir deneyim kazandırmıştır.

Nihayet 1956 yılında ilk defa profesyonel ekip ve oyuncularla çalışma olanağını yakalayarak

Kara Film Türünün mükemmel örneklerinden biri olan ‘The Killing – Son Darbe’ filmini

çekti. Film büyük bir soygun yapan bir çetenin, güzel bir kadın yüzünden felakete

sürüklenmesini konu alıyordu.

Bu filmle Hollywood'un ilgisini çekerek Kirk Douglas'la ‘Paths of Glory – Zafer Yolları’

(1957) ve ‘Spartacus’ (1960) gibi büyük yapımlara imza attı. Spartacus’un çekimleri sırasında

filme kendinden başka hiç kimsenin müdahale etmesine izin vermediği ve hatta görüntü

yönetmeninin çalışmalarına bile karıştığı için yapımcılarla arası açıldı.

“Spartakus” filmi gişede çok başarılı oldu ve filmin görüntü yönetmeni Russell Metty ‘En İyi

Görüntü Yönetmeni’ dalında o yılın Oscar ödülünü aldı.

Hollywood stüdyoları ile yaşadığı bu deneyim Kubrick’e bağımsız çalışmasının gerekliliğini

göstermişti.

Kubrick, girişmeye karar verdiği her projeden önce o konu hakkında uzun süreli ve

derinlemesine çalışma yapmayı severdi. Konuyu felsefi, psikolojik, sosyolojik ve tarihsel

bağlamda araştırırdı.


Teknolojik gelişmelerin hızının insanın geçmiş dönemlerle olan bağlarını gerekenden önce

kopararak içgüdüsel davranışlarının olgunlaşarak gelişmesi yerine başıboş kalmasına sebep

olduğunu düşünüyordu. Böylece insanoğlu kendi sosyal yaşamının evrimini kontrol

edebilmenin yanısıra bu gelişmeleri kontrol etme konusunda da başarısız oluyordu.

Para peşinde koşan aptal projeler yerine istediği filmleri gerçekleştirmek amacıyla 1962

yılında İngiltereye taşındı. Burada günümüzde birer Kült Klasik haline gelen bir seri film

çekti; ‘Lolita’, ‘Dr. Strangelove’, ‘2001: A Space Odyssey’, ‘A Clockwork Orange’, ‘Barry

Lyndon’, ‘The Shining’, ‘Full Metal Jacket’ ve ‘Eyes Wide Shut’.


Filmleri:

Lolita (1962): Nabakov’un aynı adlı romanından uyarlanan bu film çıktığında epey

tartışmalara yol açmıştı. Filmde, 12 yaşındaki kızla ilişkiye giren saygın bir profesörün

hikayesi anlatılır.

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb – Doktor Garipaşk,

(1964): Yanlışlıkla nükleer felakete yol açan bir grup politikacı hakkında kara komedi

türünde yapılmış olan film, nükleer savaş gerçeğini hem komik hem de korkutucu bir şekilde

işler. Film, ‘En İyi Film, Yönetmen ve Senaryo’ dallarında Oscar’a aday gösterilmiştir.

2001: A Space Odyssey – 2001: Uzay Macerası, (1968): Bu film, yapılmış en iyi uzay

bilimkurgu filmi olarak sinema tarihine geçerek ardından gelen bu tür filmlerin tümünü

etkilemiştir. Film, tarihöncesi zamanlarda uzaylılar tarafından dünyaya bırakılan bir ‘kara

taş’ın maymunların evrimine yol açmasıyla başlar; dev bir yaratığa ait iri bir kemik parçası

maymun’un elinde havaya yükselir ve düşer bu esnada etrafındaki nesneler slow-motion

(yavaşlatılmış) çekimle etrafa dağılırlar. Maymun insanlığa doğru bir adım daha atarak “aleti”

bulmuştur.

Kemiğin bir uzay aracına dönüşmesi ile insanoğlunun arada yaşayacağı binlerce yıllık tüm

serüvenler atlanarak uzay çağına geçiş yapılır ki bu geçiş “Sinemasal Zamanın” nasıl

işlediğini anlatan en iyi örneklerden biridir.

Ayda bulunan ikinci kara taşın ardından bir grup astronot Discovery adlı uzay gemisiyle

Jupiter’e doğru klasik müzik eşliğinde yolculuğa çıkarlar. Ardından geminin kontrolünü

elinde bulunduran bilgisayar (HAL) ile astronot David Bowman’ın çatışması başlar.

İnsanlaşmış bir kişiliğe bürünen bilgisayar artık yaratıcısının komutlarını dinlememektedir

(Frankenstein öyküsü).

70mm negatif filme Cinerama tekniği kullanılarak çekilen sahneler izleyiciye olağanüstü bir

persfektif ve mekan genişliği sunar.

Senaryosunu Arthur C. Clarke’la beraber 5 senede oluşturduğu Kubrick’in bu filmi 'En İyi

Görsel Efekt’ Oscar’ını almıştır.

A Clockwork Orange – Otomatik Portakal, (1971): Anthony Burgess’in başarılı romanından

uyarlama, kışkırtıcı, şok edici ve ibret dolu bu film, insanın içindeki nedensiz kötülüğü ve

şiddet arzusunu sansürsüz gösterirken, seçme hakkının en önemli özgürlük olduğunu

vurgular.

En yıkıcı şiddet temelde bireysel değil toplumsaldır. Toplum eleştirir görünse de aslında temel

birim olan aileden başlayarak tüm sosyal alanlara uzanacak şekilde şiddeti besler ve geliştirir.

Adının anlamının film içinde hiçbir şekilde vurgulanmadığı bu özel film her bir ana bölümün


kendi içinde başlayıp bütünlendiği epizodik bir yapı taşır.

Soğuk, mesafeli ve insanı ürküten bir anlatıma sahip olan ‘A Clockwork Orange’, İngiltere’de

gösterime girdiğinde yasaklanmış ve perdede izledikleri gerçeği kabul etmekte zorlanan

izleyicilerden büyük tepki toplamıştır.

Barry Lyndon (1975): Film, fakir bir İrlandalı olan Barry Lyndon’ın çeşitli hilelerle sınıfsal

basamakları çıkıp zenginliğe ulaştıktan sonra karanlık eylemleri yüzünden tekrar başladığı

seviyeye düşmesini anlatır. Günümüz sinemasında çekilen benzer tema ve hikayeli bir çok

filme ilham kaynağı olmuştur.

Çekimlerde dönemin atmosferini gerçekçi bir şekilde yansıtabilmek için doğal ışık

kullanılmıştır. Mekan düzenlemeleri ile kostümler şatafat ve yapaylıktan uzak 18. Yüzyılın

gerçeklerine sadık kalarak hazırlanmıştır. Zaten Kubrick’in bu filmi çekmesinin amacı

gerçeklere sadık kalmadan salt izleyiciyi etkllemek amacıyla yapılan yapay dönem filmlerine

bir eleştiri getirmektir.

The Shining – Cinnet, (1980): Stephen King’in aynı adlı eserinden beyazperdeye uyarlanan

bir korku filmidir.

Jack Torrance, bütün kış karlar altında kalan bir otelin bakıcılığını üstlenir. Karısı ve

teleptatik yeteneği olan oğlu Danny ile dağdaki ıssız otele yerleşen Jack, eskiden burada

yaşamış olan insanların hayaletleri tarafından avlanır.

Jack Nicholson’un “Jack” karakterini canlandırdığı bu hikayede kahraman sonunda çıldırarak

karısı ve oğlunu öldürmeye kalkışır…

Full Metal Jacket (1987): Savaşın vahşiliği ve anlamsızlığı üzerine yapılmış en iyi filmlerden

biridir. Amerikan Deniz Piyadelerini savaşa hazırlayan bir eğitim kampında başlayan

hikayede, gönderildikleri Vietnam’da öldürme isteğiyle çılgınlaşan askerlerin ırkçılık ve

korkuyla beslenen nefret dolu akıl dışı ama ibret verici hikayeleri anlatılır.Tam Kubrick’in

sinema dilini yansıtacak şekilde taraf tutmadan tepeden bir bakış açısıyla ve anlatım aracı

olarak yoğun görselliğin kullanıldığı bir yapıttır.

Eyes Wide Shut – Gözü Tamamen Kapalı, (1999): Tom Cruise ve Nicole Kidman’ın

canlandırdığı New York’da yaşayan, herşeye doymuş zengin ve entellektüel bir çiftin ilginç

cinsel yolculukları anlatılır. Evlilik ve sadakat temalarını sorgulandığı film erotik sahneler

açısından hayli zengindir.

Kubrick’in sinema dilinde diyaloglardan çok görsellik ön plandadır. Ona göre sinema

anlatmaz ama gösterir; yani imgeler herşeydir. Bu imgelere ulaşmak için de sinemanın tüm

tekniklerini kullanır; ışık, açılar, çerçeveleme, geçişler, ufukta birleşen çizgilerin oluşturduğu

perspektif vs. bir görüntü karesinde rastgele değil anlam yaratacak, bir bakışta olayı

kavratacak şekilde tasarlanmalıdır.

Daha çok gerçeğin doğasına yorumdan uzak tarafsız bir şekilde yaklaşmaya çalışır. Tek bir

doğru yoktur. Gelişen olayları olduğu gibi gösterirken, neyin doğru neyin yanlış olduğunun

yorumunu izleyiciye bırakır. Böylece İnsanın kendisine ve dünyaya daha yukarıdan yansız ve

olgun bakmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Bazen bu anlatım kafakarıştırıcı hale de dönüşebilir; yani izleyiciden onu anlamak için dikkat

kesilmesini kafa patlatmasını ister. Vurguladığı temalar her zaman insan üzerine yoğunlaşan

ilginç, kışkırtıcı ve rahatsız edici temalardır.

İyi bir satranç oyuncusu olan Kubrick filmlerinin çoğunu romanlardan uyarlamıştır.


71 yaşında yaşama veda etti ve 40 yılı aşkın meslek yaşantısında sanırlı sayıda film çekti. İlk

çıktıklarında eleştirmenler tarafından yoğun bir şekilde eleştirilen filmleri yıllar içinde birer

kült klasik haline gelerek sinemaya ilgi duyanlar için esin kaynağına dönüşmüştür.



Kaynaklar:

www. wikipedia.org

www.imdb.com


118

SEMA FENER

YAZARIN DİĞER YAZILARI
> STANLEY KUBRICK 20.03.2024 20:13:18
Yorumlar
Yorum yapabilmeniz için önce sisteme Giriş yapmalısınız.

Yazarlar

Hande Balcı
AV. BURAK SALDIROĞLU

>

Hande Balcı
BURAK BULUT

> DOKUNMAK SEVGİNİN NERESİNDE?

Hande Balcı
BUSE YILDIRIM

> MÜZELER VE KANALLAR CENNETİ AMSTERDAM

Hande Balcı
CAFER USLU

> KİMİN VEKİLİ?

Hande Balcı
CANER GÜLER

> DÜŞÜNME ENGELLİLER İÇİN HABER BÜLTENİ

Hande Balcı
EMRAH SAĞLAMCI

> YAŞAM VE GETİRDİKLERİ

Hande Balcı
ENGİN KARKUŞ

> TEOMAN’DAN ‘YİNE’ BİR SON ALBÜM

Hande Balcı
Fatih Dalgıç

> YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Hande Balcı
GÖKSEL BEKMEZCİ

> KARANLIĞI AÇIK UNUTMAK

Hande Balcı
GÜNGÖR DİNÇ

>

Hande Balcı
HANDE BALCAN

> “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN NE YAPTIN”

Hande Balcı
MEHMET ONUR KAYA

> YÖNETMEN SİNEMASINDAN YÖNETMENLİK HİZMETİNE GEÇİŞ…

Hande Balcı
ÖZGE ÖKTEN

> DELİRMEYE YELTENMEK

Hande Balcı
SAMET GÜZEL

>

Hande Balcı
SEMA FENER

> STANLEY KUBRICK

Hande Balcı
SEVGİ ATAŞ

> RÜYA

Hande Balcı
TUANNA GÜZEL

> YAĞMUR YAĞINCA

İLETİŞİM

Hacıilbey Mahallesi Ali Hikmet Paşa Caddesi No:27/B ALTIEYLÜL/BALIKESİR

0545 385 45 22

[email protected]

Sosyal Medya

© 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Copyright 2024

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları ilgili gazete ve haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.

Site tasarımı Centeron Soft Yazılım Bilişim Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılmıştır.