Bahadır Akpolat Yazısı

SEVGİ ATAŞ

RÜYA

Yayınlama Tarihi: 7.03.2025 02:48:10


RÜYA

Başımı kaldırdım her zaman laciverte boyanan gökyüzünde bu gece bir durgunluk bir kasavet var. Tanımlayamadığım garip hal. Ne bir bulut kümesi ne de bana göz kırpan yıldızlar var. Hani gün batarken koyu bir kızıllık olur ya, öyle... Sanki karanlığın içine bir mangal ateş oturmuş gibi... Daha önce gökyüzünü hiç böyle görmedim. Böyle bir doğa olayına şahit olmadım.

O anda aklıma gelen bir düşünceyle tüylerim ürperdi: Aman tanrım, şu anda başımıza top top gökten ateş düşse; evlerimiz de yanar biz de yanarız. Hani ateşten çıngı sıçrar ya. Onun gibi gökyüzünde şimşekler çaktı. Kim bilir nereye düşecek bu ateş. Ateş mi?

Karanlıklar ağarmaya başladı. Hava tekrar aydınlandı. Gökyüzü sancı çekiyor gibi renkten renge geçiyor. Önce kızıl sonra turuncu, kül rengi derken tekrar karardı. Bulutlar birilerinden kaçarcasına hızla ilerliyor. Güneş doğdu gibi ama kararsız. Bir saklanıyor bir ışık saçıyor. Göklerde anlayamadığım bir şeyler oluyor. Çok sert bir rüzgâr esti. Aman tanrım tufan mı, hortum mu, bu gelen? Etrafımda ne varsa aldı götürdü. ,

Sağıma soluma baktım, birkaç adım ilerde duran ağaca doğru zorlana zorlana adımlarımı attım ve ağaca sarıldım. Rüzgâr, içinde biriktirdiği öfkesini gözü dönmüş deli gibi savuruyor. Önüne gelen yaprağı, dalı tabelayı önüne ne gelirse alıp götürüyor. Beni de savurmasın diye daha da sıkı sarıldım ağaca. Aklıma, bu gibi durumlarda ağaç altında durmak tehlikeli olur, yıldırım çarpabilir diye de tedirgin oldum. Ama bıraksam rüzgâr beni bilmediğim bir yöne doğru savuracak.

Bir gün yaratıcı günahkâr bu şehrin üstüne kandil yakmayacak. Kapkaranlık bir dünya olacak. Bu korkunç düşüncelerimden kurtulmak için bir saniye nefesimi tuttum. Rüzgâr çok sert esiyor. Hava da çok soğuk var. Bu gece kar yağacak gibi burnumun ucu buz tuttu...Ah bir yağsa toprak suya doyacak. Dağlardan derelere şırıl şırıl sular akacak, arıklardan ırmaklara gürül gürül coşacak.

Başımı kaldırdım baktım ki gökyüzünü kaplayan beyaz kanatları olan bir at beyaz yeleleri savrula savrula aşağıya doğru kanat çırpıyor. Daha önce böyle bir at görmedim. Süzülerek aşağıya indi. Kanatları sanki ipektendi sanki nasıl da ışıldıyor. Yakınımda durdu. Atın üstünde beyaz sakallı bir ihtiyar atından indi. Başını biraz eğdi, kulak kabarttı. Dinledi dinledi, sesi duyuyor musun? Dedi. ”

Yardım bekliyor. Ona ancak sen yardım edebilirsin” Ne diyeceğimi şaşırmış bir haldeyim, dizlerim titriyor. Konuşmak istiyorum ama dilim tutulmuş sanki konuşamıyorum. Cevap beklercesine keskin gözlerle gözlerimin içine baktı. Yutkundum. Bir daha yutkundum konuşmak için bütün gücümü topladım. Evet mi, hayır mı demem gerekiyor. Yanlış cevap vermekten de korkuyorum ağzımdan: ” Nasıl?” sorusu çıktı sadece. Başını salladı, tekrar gülümsedi: ” Ben senin Nakîbü’l- eşraf soyundan büyük büyük dedenim. Sen son seyyitsin.” yanıma yaklaştı, başımı okşadı:” O acıdan inliyor; derdinin dermanı sende. Bul onu evlat, sıkıntı içinde seni bekliyor. Ona ancak sen yardım edebilirsin.” Atın yularından tuttu: ” Al, bin bu Düldül’e bulun onu.” ” Benim boyum yetmez bu ata binmeye.” Sanki beni anlamış gibi bir dizini katladı ve yere eğildi. Bir çırpıda ata bindim. Çok uzaklardan ince ince bir inleme sesi duymaya başladım. Sesin geldiği yöne doğru düldül beni götürdü. Yavaş yavaş giderken birden hızlanmaya başladı. Ulaşamayacağımızı mı, düşündü.

Dörtnala yol aldı koştu koştu, koştukça sese yaklaştığımızı hissediyorum. Artık sesi çok iyi duyuyorum ama nerede, bu inleyen sesin sahibi kim? Ses geliyor ama etrafta kimseyi göremiyorum. Düldül kendi etrafında üç yüz atmış derede döndü. İyice bakmamı istiyor gibiydi. Baktım baktım. Gördüm! İşte orada balçığın, içinde elini bana doğru uzattığını gördüm. Düldül çamurun içine girdi ama çamur bulaşmadı. Yanına doğru yaklaştığımda elimi uzattım, elinden tuttum, balçığın içinden çektim çıkardım. İpekten kanatları olan ata bindirdim. Şimşekler çakmaya başladı, arkasından bardaktan boşalırcasına bir yağmur yağıyor. Sanki bu yağmur üstümüzdeki çamurları yıkıyordu. Adeta akıyordu çamurlar. Aktıkça temizleniyordu. Temizlendikçe sureti belirdi. Beyaz yüzü bal köpüğü gözleri belirmeye başladı. Aman Allah’ım yağmur yağdıkça peri gibi güzel bir kız atımın sağrısında. Bal köpüğü renginde gözleri, upuzun saçları, kıvrım kıvrım kirpikleriyle o kadar güzel duruyor ki şaşırdım kaldım. Güneş doğdu. Başımı kaldırıp da bakamadım. Bu sesi tanıdım. Büyük büyük dedemin sesiydi:” Sana emanet ettik. Sahip çık onlara.” ” Kime sahip çıkayım?” ” Sana bıraktığımız emanetlere...” Kan ter içinde uyandım. Ne atın sırtındaydım ne de kız vardı. Ama gördüğüm rüya gerçek gibiydi. Ata ve kız sana emanet, kızın yüz hatları gözümün önüne geldi. Kimdi? Neden bu rüyayı gördüm, neden bu kız rüyama girdi? Neden bana emanet ettiler. Yataktan kalktım balkona çıktım. Hava o kadar güzeldi ki. Rüyanın etkisinden kurtulmak için kollarımı açtım bir güzel esnedim. Bahçede dolaşan atı görünce, hala uykudan uyanamadım, dedim kendi kendime. Hızlıca merdivenlerden indim.

Bahçede at beni görünce şaha kalktı, hatırladın mı, beni dercesine. Aman Tanrım halüsinasyon mu, görüyorum. Peş peşe telefonun çalan sesiyle tekrar içeri girdim. Şaşkınım. Bu şaşkınlık içimde telefonuma baktım arayan sekreterim:” saat on bir’ de kahvaltı programına katılacaktınız, hatırlatmak için aradım.” Teşekkür ettim, telefonu kapatıp yatağımın yanında duran berjere oturdum. Aklımdan şüphe etmeye başladım. En iyisi bir duş alıp kendime geleyim belki her şey normale döner. Duştan çıktım. Yatak odasının balkonundan bahçeye baktım. At bahçede duruyor. Hazırlandım, arabama bindim ve genç bilişimciler kahvaltı programına katıldım. Daha oturur oturmaz karşımda geceleyin rüyamda gördüğüm çamurların arasından çıkardığım kız karşımda oturuyordu. Gözlerime inanamadım. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oldu. Panikleyince masada duran çaya elim çarptı. Çay döküldü.


45

SEVGİ ATAŞ

YAZARIN DİĞER YAZILARI
> RÜYA 7.03.2025 02:48:10
Yorumlar
Yorum yapabilmeniz için önce sisteme Giriş yapmalısınız.

Yazarlar

Hande Balcı
AV. BURAK SALDIROĞLU

>

Hande Balcı
BURAK BULUT

> DOKUNMAK SEVGİNİN NERESİNDE?

Hande Balcı
BUSE YILDIRIM

> MÜZELER VE KANALLAR CENNETİ AMSTERDAM

Hande Balcı
CAFER USLU

> KİMİN VEKİLİ?

Hande Balcı
CANER GÜLER

> DÜŞÜNME ENGELLİLER İÇİN HABER BÜLTENİ

Hande Balcı
EMRAH SAĞLAMCI

> YAŞAM VE GETİRDİKLERİ

Hande Balcı
ENGİN KARKUŞ

> TEOMAN’DAN ‘YİNE’ BİR SON ALBÜM

Hande Balcı
Fatih Dalgıç

> YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Hande Balcı
GÖKSEL BEKMEZCİ

> KARANLIĞI AÇIK UNUTMAK

Hande Balcı
GÜNGÖR DİNÇ

>

Hande Balcı
HANDE BALCAN

> “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN NE YAPTIN”

Hande Balcı
MEHMET ONUR KAYA

> YÖNETMEN SİNEMASINDAN YÖNETMENLİK HİZMETİNE GEÇİŞ…

Hande Balcı
ÖZGE ÖKTEN

> DELİRMEYE YELTENMEK

Hande Balcı
SAMET GÜZEL

>

Hande Balcı
SEMA FENER

> STANLEY KUBRICK

Hande Balcı
SEVGİ ATAŞ

> RÜYA

Hande Balcı
TUANNA GÜZEL

> YAĞMUR YAĞINCA

İLETİŞİM

Hacıilbey Mahallesi Ali Hikmet Paşa Caddesi No:27/B ALTIEYLÜL/BALIKESİR

0545 385 45 22

[email protected]

Sosyal Medya

© 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Copyright 2024

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları ilgili gazete ve haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.

Site tasarımı Centeron Soft Yazılım Bilişim Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılmıştır.