Yayınlama Tarihi: 1.11.2023 13:38:36
Müzeler cenneti Amsterdam’dan herkese
merhabalar! Gezmesi çoğu insana keyif verecek, kanallarıyla ve bisiklet
yollarıyla turistlere göz banyosu sunan Amsterdam, seyahat için tercih
edilebilecek harika bir destinasyon. Balıkçı köyü olmasından dolayı “boat
house” ismi verilen, insanların gerçekten de günümüzde içinde yaşadığı kanal
üzerindeki bot evleri göreceksiniz ve seyahatinize şaşırarak başlayacaksınız.
Stroopwafel’ını yemeye doyamadığım, leziz peynirlerinden paket paket aldığım Amsterdam’da günlük 40 bin adım atmaya hazır olun! Seyahatiniz sırasında aşırı faydalı olacağına inandığım I Amsterdam City Card’dan almayı unutmayın! Müze ve turistik yerlerin giriş ücretlerini hesapladığınızda bu 1 2 günlük kart ödemesi ile her yere ücretsiz erişiminiz olacak ve bu güzel şehri doyasıya keşfedebileceksiniz.
Ödemesini yaptıktan sonra uygulayabileceğiniz çeşitli rotalar bulunuyor, öncelikle satin aldığınız kart uygulamasından ücretsiz olan bisiklet kiralama şirketlerinden kanal turlarına ve müzelere kadar tüm bilgileri kontrol etmeyi unutmayın. Sonrasında uygulayabileceğiniz üç alternatif rotayı aşağı bırakıyorum. Önden bir spoiler vermem gerekirse, benim seyahatler sırasında restoran gezmekten çok yerel lezzetleri paket yaptırıp müze müze gezerken yolda yediğimden bahsetmeliyim. Bu yüzden önerdiğim rotalar çoğunlukla kültürel mekanları barındıracak, yemek turlarından uzak olacaktır.
Gün 1: Girişin ücretsiz olduğu, I Amsterdam City Card’ınızın olmadığı bir günde uygulayabileceğiniz mekanlar listesi için bu linke tıklayabilirsiniz.
Not: Anne Frank Müzesi ve yüzen çiçek
pazarı Bloemenmarkt bu rotaya yakın bir lokasyonda olduğu için dilerseniz bu
müzeyi ve pazarı da rotanıza ekleyebilirsiniz. Amsterdam’ın dört bir köşesinde
lalelere denk geleceğinizi biliyorsunuz ??
Gün 2: Geldik benim favori günüme!
Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi, Rembrandt Evi Müzesi, Stedeljik Museum ve
Instagram’a fotoğraf çekmelik Moco Museum’un olduğu dopdolu bir gün. Müzelerle
dolup taşan bu
rotada güne erken başlamanızı öneriyorum, şayet planladığınız müzelerin bir
kısmına yetişemeyebilir, bir kısmından ise çıkmak istemeyebilirsiniz. Gün
sonunda kokteyl mekanında kendinizi şımartabilir, keyifli bir casino deneyimi
yaşayabilirsiniz.
Gün 3: Amsterdam’ın “karşı” tarafına yolculuk yapabileceğiniz, iş merkezlerinin olduğu bölgeye geçebileceğiniz bu rotada da ayak tabanlarınıza dikkat etmelisiniz. Botanik bahçesi, Amsterdam şehir manzarası ve çok daha fazlası sizi bekliyor.
Amsterdam’la ilgili turistlerin bilmesi gereken şeylerden bir tanesi bisikletlilerin yayalardan öncelikli olması. Öyle ki, eğer bisiklet yolunda bir bisikletli size çarparsa haklı olan taraf bisikletli oluyor. Hollandalılar çok küçük yaşlardan itibaren bisiklet kullandıkları için kurallara fazlasıyla hakimler, tek elle bisiklet sürenlerden tutun da yol ayrımında dönecekleri yöne kadar el işaretleri ile anlaşan insanlardan bahsediyoruz. Turistliğinize verip de binaların güzelliğine dalarken yolu kaçırmayın, sonra pişman olursunuz!
Bilmeniz gereken bir başka konu ise dijitalleşmenin son derece aktif olması. Bu ülkede nakit geçmiyor! Her şey kredi kartı veya mobil uygulamalardan QR kodu ile okutuluyor. Buna da marketlerde “pin” adı veriliyor, pin kelimesini gördüğünüz an direkt kartınızı çıkarabilirsiniz.
Manzaranız hoş olsun veya olmasın, genel olarak evlerin perdelerinin açık olduğunu göreceksiniz, bu şehirde perdenin kapalı olması tehlike anlamına geliyor. Komşusunun perdesinin 2 3 gün kapalı olduğunu fark eden birisi, polisi aradığında komşusunun vefat ettiğini bu şekilde fark etmiş. Bir diğer alternatif olarak da kapalı perde demek, eve hırsız girdi demek.
Lokal bir tecrübe yaşamak istiyorsanız eğer
pahalı olan bu şehirde yaşayan Hollandalıların yaptığı gibi süpermarketlerden
yiyecek ve içeceğinizi alıp Vondelpark gibi parklarda, manzaranın yeşil
tonlarının eşliğinde keyifle tüketebilirsiniz.
Yemek kısmına geri dönecek olursak,
bitterballen denilen kıymalı kroket lezzetiyle baş döndüren bir yerel yemek.
Onun haricinde tatlı patates kızartması ve genel olarak patates kızartması da
Hollanda’nın meşhur yiyeceklerinden. Ama favorimi yazının en başında
belirtmiştim, tatlı sevenlerin yüzünü güldürecek detaylar stroopwafel ve dibimin
düştüğü çikolata soslu egg wafflelarını dehşetle öneriyorum.
Restoran arıyorsanız, benim önerim
Foodhallen’a giderek tatmak istediğiniz envai çeşit yiyecek arasından seçim
yapmanız ve birden fazla mekandan merak ettiğiniz reçeteleri ufak porsiyonlarda
tüketmeniz üzerine olur. The Seafood Bar da hem sağlıklı beslenmek isteyen, hem
de deniz ürünlerine aşık turistlerin gözlerini doyuracak cinsten bir mekan
olmasıyla öne çıkıyor.
Buradan ayrılmadan önce ismini ırmağının kıyısında kurulduğu Amstel nehrinden alan lokal biraları Amstel’I de deneyimlemelisiniz. Son olarak tabi ki de Red Light District’i meşhur rotalarınızdan birine eklemelisiniz.
Not: Eğer zamanınız varsa, Haarlem’e
günübirlik tur yapabilir ve şehri gönlünüzce keşfedebilirsiniz.
Görsel önerileri:
https://unsplash.com/photos/2K2SR19RLg8
https://unsplash.com/photos/brown-concrete-building-lqHCzmFCIvo
Hacıilbey Mahallesi Ali Hikmet Paşa Caddesi No:27/B ALTIEYLÜL/BALIKESİR
0545 385 45 22
© 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Copyright 2024
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları ilgili gazete ve haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Site tasarımı Centeron Soft Yazılım Bilişim Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılmıştır.